Âşık Edebiyatında Doğa Konulu Şiirler ve 4 Motif Değerlendirmesi
Âşık edebiyatı edebiyatımızda çok önemli bir yere sahiptir. Halk edebiyatı içinde değerlendirilen bu alan doğa şiirleri ile de oldukça meşhurdur. Doğa konulu şiirlerde en çok kullanılan 4 motifi de detaylarıyla inceleyeceğiz.
Âşık Edebiyatının Özellikleri
Âşık edebiyatında nazım türleri arasında koşma, semai, varsağı gibi türler vardır. Varsağı tür olarak koçaklamaya benzer. Semailerde koşma nazım biçimiyle sevgi, doğa güzelliği gibi konular işlenir. Canlı bir üslup kullanılır. Koşmalar kendi içlerinde; koçaklama, taşlama, güzelleme, ağıt olarak da gruplandırılır. Bunların arasında doğa şiirlerine güzellemelerde rastlarız. Bunlar bir kişiyi, bir güzeli, tabiatı övmek amacıyla yazılan koşmalardır. Bu şiirler sevda şiirleridir. Âşıklık geleneğinde güzelin anlatımında kalıp söyleyişler ortaya çıkmıştır. Güzellemelerde sevinç, acı, ayrılık ve aşk anlatılır.
Türk Edebiyatı sadece şekil vezin yönünden değil, motiflerin çeşitliliği ve güzelliği bakımından da oldukça değerlidir. Şairlerimiz aşkı sevdayı anlatıp dururlar. Ancak tabiatı, manzarayı, insanı, karakteri de ihmal etmemişlerdir. Tabiat fikri içinde ağaç, dağ, su, kuş, manzara, orman, gök vb her şey mevcuttu. Öyle şairlerimiz var ki tıpkı bir ressamın tablo yapması gibi kelimelerle resimler çizmişlerdir.
Âşık Edebiyatında Doğa Konulu Şiirler
Doğa âşıkların dilinde ağacıyla, kuşuyla, akan suyu, mavi göğü ile çok kıymetli betimlemelerle şiirlere işlenir. Doğa onların duygularını anlatmak için kullandıkları araçtır. Dağlar gurbeti, sevgili ile aradaki engeli anlatır mesela. Ceylan gözüyle ve kendisiyle sevgiliyi anlatırken turna da ondan haber getiren kuştur. Âşık Edebiyatında doğa soyut olarak değil, doğrudan doğruya gerçekçi betimlemelerle işlenir. Tüm ayrıntıları ile resmedildiğini görürüz.
Âşıklarda doğa sevgisi insan güzelliğini tamamlayan bir dekor gibidir. Yalnızca doğayı değil, doğa olaylarına da şiirlerinde yer verirler. Deprem, su baskınları, kuraklık, kar, yayla göçleri vb. Bir nevi insanoğlunun doğa karşısındaki acziyetini de isyan ederek dile getirirler. Bu doğa olayları âşıkların üzerinde derin izler bırakır. Doğa şiirleri böylece edebiyatımızda çok önemli bir yere sahip olmuştur.
Âşık Edebiyatı Şairleri
Âşık edebiyatında doğa şiirleri ile meşhur olan şairler; Karacaoğlan, Köroğlu, Dadaloğlu, Âşık Ömer, Kayıkçı Kul Mustafa, Erzurumlu Emrah, Âşık Veysel.
Âşık Edebiyatında Motifler
Âşık edebiyatı ürünleri içinde bol motif bulunduran eserlerdir. Soyut duyguları çeşitli motifler yardımıyla somutlaştırarak anlatırlar.
Doğa şiirleri içinde yer alan ağaç, dağ, su, kuş motiflerini ele alacağım. Dağ motifinin genelde isimsiz doğrudan kullanıldığını görürüz. Ama diğerlerinde doğrudan kuş, su veya ağaç denmez her zaman. Selvi, Tûbâ ağacı, çınar, dal ağaç motifleri olarak yer alır. Nehir, dere, yağmur, âb-ı hayat su motifleri olarak yer alır. Turna, Anka, güvercin, vb kuşlar ise kuş motifinde karşımıza çıkar.
Dağ Motifi
Dağlar doğa şiirlerinde âşığın sevgilisi ile arasına giren engel olarak betimlenir. Düz engel motifi de denebilir. Dağ yanık yarası anlamına da gelir. Tabiat konulu şiirlerde âşıklar söz sanatlarıyla dağın bu anlamını da kast ederler. Dağın engel olacak kadar büyük olduğunu ama yüreğin yanığına dağların bile dayanamayacağını anlatırlar. Aynı anda hem tabiat motifi hem de yüreklerinin dağlanmasını anlatmış olurlar.
Âşıkların doğa şiirlerinde dağ motifini işlerken ona seslendikleri de görülür. “Hey, bre, oy” gibi ünlemlerle dağlara seslenirler. Bazen de onlardan medet beklerler “Dağlar geçit verin, dağlar yol gösterin” vb ifadelerle sevgiliye kavuşma arzularını dile getirdikleri şiirlere de rastlarız.
Özel isimleriyle karşımıza çıkan dağlar arasında “Kaf Dağı” vardır. Gerçekte var olmayan dünyayı çevrelediğine inanılan masal dağıdır. Yüksekliğin, ihtişamın ve uzaklığın sembolüdür.
Ağaç Motifi
Ağaçlar sadece doğa şiirlerinde değil Âşık edebiyatının pek çok farklı türünde karşımıza çıkan önemli bir motiftir. İslamiyet sonrası Türk edebiyatına gelene kadar önceki devirlerde ağaç motifi çok kutsanmıştır. Animizm devrinden, Altay Türklerine, onlardan İslami devir ve sonrasına kadar ağacın kutsallığı ve tabiat içindeki önemine çokça değinilmiştir. Özel olarak bir ağaç kültürünün var olduğu bilinmektedir.
Başta destanlar olmak üzere edebiyatımızda çok önemli bir yeri vardır. Sadece kendisi değil çiçeği, meyvesi, dalları ve farklı çeşitleriyle de yüzyıllar boyu insanların dikkatini çekmiştir. İnsan hayatının beşikten mezara kadar her safhasında önemli roller üstlenmiştir. Bereketi simgeler. Âşıklar ağaçların gölgelerine sığınırlar. Sadece Âşık edebiyatında değil divan edebiyatında da çok önemli ağaçlar vardır, çınar ve selvi gibi.
Çınar ağacı görünüşü, ululuğu, koyu gölgesi ve uzun ömürlü oluşuyla âşık edebiyatında yer almıştır. Selvi özellikle mezarlarda bulunan bir ağaçtır. Uzun dik boyuyla sevgiliye benzetilir. Sevgilinin salınışı gibi o da dallarıyla sallanır. Bazen âşıklar mübalağa yapmak için sevgilideki boyun selvide bile olmadığını söylerler.
Tûbâ ağacı Sidre’de bulunan kökü yukarıda dalları aşağıda olan ağaçtır. Cenneti gölgelediği söylenir, ilahi bir ağaçtır. Rivayete göre dünyada yaşayan her insanın bu ağaçta bir yaprağı varmış ve yaprağı düşen ölürmüş. Ağacın bir türü olmasa da bir parçası olan dalları da âşık şiirinde önemli bir yer tutar. Arap alfabesindeki dal harfine de benzetilir. Sevgili dala benzetilir. Boyunun uzunluğu ve belinin kıvrımı ile dal motifine şiirlerde yer verilir. Genellikle selvi ağacı ile birlikte kullanılır. Ağaçlar şahsi isimlerinin dışında orman olarak da şiirlerde karşımıza çıkar.
Su Motifi
Âşık edebiyatında direk su kelimesiyle değil de âb kelimesiyle veya göl, nehir, ırmak, şelale, yağmur, pınar, akarsu gibi tabirlerle daha çok rastlarız biz bu motife. Âb sudur ve hayat verir. Temizleyici, boğucu, batırıcı, tahrip edici özellikleri vardır. Âşığın gözü çeşme gözyaşı ise sudur. Akarsu sevgilinin boyudur. Akıcılığı ise akıp giden zaman yani ömürdür. Susuzluğu gidermesi yönüyle vuslatı simgelediği yerler de vardır. Su her daim hayata benzetilir. Ya suyun akma, coşma, soğuma gibi özellikleri hayata ve insana benzetilir ya da insana ait nazlı olma, sevinme, engel olma gibi özellikler suya yüklenir.
Âb-ı hayat suyu can suyu olarak şiirlerde geçer. O sudan içenin ölümsüzlüğü elde edeceği söylenir. Sevgilinin dudağında âb-ı hayat özelliği vardır. Bununla ilgili efsanelere göre bu su bulunmuş ama sadece Hızır ve İlyas o sudan içebilmiştir. Âb-ı hayat aranırken yaşanan kıssalar da halk edebiyatında önemli yer tutar. Âb-ı kevser suyu cennette bulunduğu söylenen sudur. Bu sudan içenin bir daha susamayacağı söylenir. Sütten beyaz, baldan tatlı, kardan soğuktur. Yine sevgilinin dudağına benzetilir.
Âb-ı revân ırmaktır. Uzayıp gitmesi sevgilinin saçına benzetilir. Parlaklık, şeffaflık yönünden yanağına ve akıcılık yönünden âşığın gözyaşına benzetilir. Sevgilinin güzelliği gül bahçesine benzetilince âşığın gözyaşı da o bahçeyi sulayan ırmak olur. Âb-ı şeker de sevgilinin ağzının suyudur. O da şeker kadar tatlıdır.
Kuş Motifi
Doğa şiirlerine baktığımızda direk kuş kelimesinin kullanıldığını pek görmeyiz. Farklı işlev ve simgelerle farklı kuş türlerine yer vermiştir âşıklar. Kimi zaman haberci, kimi zaman sevgili, kimi zaman rakip, kimi zaman da âşığın bizzat kendisi olmuştur bu kuşlar. Her âşık simge olarak kullanmaz tabii ki kuşları. Doğa sevgisi âşıklarda çok fazla olduğu için sırf kuşlara olan hayranlıkların anlatıldığı şiirler de mevcuttur.
Arapça anka, Farsça simurg olarak bilinen bu kuş halk edebiyatının en meşhur kuşlarındandır. Gerçekte var olmayan Kaf dağında yaşadığına inanılan kuştur. Avlanamayışı, ulaşılması güç oluşu yönleriyle sevgiliye ve zorluklara benzetilir. Üzerinde 30 farklı kuşun renginde tüy olduğu için simurg denilir. Aynı zamanda yardıma ihtiyacı olanları kanatları altına alarak uzaklara götürüp yardım ettiği bilinir.
Bülbül âşığın simgesidir. Güle olan aşkıyla meşhurdur. Gece gündüz derdinden şakıyıp durur. Onun inleyişleri ve ahları âşığın dert çekişlerine benzetilir. Andelib isimli bülbül de vardır şiirlerde. O da güle âşık olmasıyla meşhurdur. Durmadan inleyerek ağlar gülün başucunda.
Baykuş ölümü simgeler. Bâz, şahin ve doğan gibi avcı kuşlar için kullanılır. Âşık avcı, sevgili avdır. Bazen de sevgili doğan kuşuna benzer bakışlarıyla âşığı pençesine düşürür. Güvercin güzelliği ve sevimliliği ile sevgiliye benzetilir. Yürüyüşleri, kanat çırparak uçuşları, kabarışları, ürkeklikleri ve postacılık özellikleri onları kıymetli yapan şeylerdir. Hüdhüd kuşu ipek, çavuş, ibibik kuşu olarak tanınır. Edebiyatta Süleyman peygamberin habercisi olduğu ve çok uzaklardan çok yükseklerden bile suyu görebildiği söylenir.
Hüma kuşu devlet, talih kuşudur. Gölgesi kimin başına düşerse onun padişah olacağı söylenir. Ayakları olmadığı için dirisinin ele geçmediği ve kimseyi incitmediği söylenirmiş. Bülbül ve turnadan sonra en çok kullanılan kuş türü de Keklik’tir. Yine güzelliği yönüyle sevgiliye benzetilir. Mecazda alımlı kadın anlamına da gelir. Şahin alıcı kuştur. Sevgilinin saçları âşığını avlaması yönüyle şahine benzetilir. Turna haberci kuştur. Göçmen bir kuş olduğu için sevgiliye haber taşıdığı düşünülür. Çok şiirde “Turnalar haber uçurun yârime” benzerinde tabirler yer alır. Edebiyatta vefa ve sadakat timsalidir turnalar. Tûtî papağandır. Şekerle beslendiği için tatlı dilli olduğu söylenir.